20 Temmuz 2011 Çarşamba

Panço'yla birlikte eğitiliyoruz...

 Panço'yla evin etrafındaki kısa daireyi genişlettik biraz... 10 gün içinde hiç fena değil... Artık kedi görünce heyecanlanmıyor ya da iyi saklıyor.  Uzun dolaşınca bok avuçlamadan eve dönmeyeceğim kesinleşti... Hatta tek torbayla dışarı çıkmanın insanı ayazda bıraktığını öğrendim... Yoğun trafiğin yanından gitmeyi de öğrendik... Daha az tırsıyoruz sanki... Ama asıl büyük yürüyüş bu akşamüstü yapıldı. Komşum Uğur ve Luna'sı (amerikan boxer) o inanılmaz güzel ve cilveli kız, benim şoparında aklını başından aldı. İlk tanıştığı türdeşi ve şu ana kadar tek sevdiği o. Luna herkesi yalıyor... Panço'ya da sevgisi ve salyasıyla tereyağı gibi eritti. Sahipleri genç bir çift. Uğur, iyi bir eğitmen... Luna'ya hayrandım. Karşı taraf talep etmeyince kimseye yanaşmaz. Oturur bekler... Dur denince durur, otur deyince oturur. Yolda eğitimli bir köpek ve nasıl eğiteceğini bilen biriyle birlikte olmak, çok rahatlatıcı...

Birlikte yola çıktık. Doğru caddeye... İlk karşılaşmada birbirlerine katır cilvesi yapan itler birden ağırbaşlı oldular. Trafik ışıklarında bekliyoruz... Benimki biraz sersemledi tabii... Kıza mahcup olmamak için hiç direnmiyor. "Trafik mi? Hıh! Ne var canım, geçeriz...! E, ama, çabuk, çabuk! Geliyooor!"
"Dur oğlum sakin ol! Yavaş!"
"Git işine be! Bir sürü bir sürü araba var burda!"
 Kalbimiz küt küt çarpıyor! Dilimiz iki karış dışarda... Geçtik!


Ben tasmayı sıkı sıkı tutmuşum. İleri fırlamasın diye gücümü gösteriyorum. Ve ilk dersimi alıyorum.  "Tak!" diye çekilecek ve serbest bırakılacak habire çekince, kendini kızak köpeği sanıyor ve asılıyor...  muş... Vay canına. Kayışı tutuşum yanlışmış... Onun bile tutuş biçimi varmış...  Sonunda Uğur elimden kayışı aldı ve iki koca köpekle uyum içinde yürümeye başladı. Pançom tam tepe sersemi oldu zavallım. Üstelik bir kez daha ışıklardan geçtik ve hiç tanımadığı bir parka girdik. Şaşkın şebelek dolandı ve bir bok avuçlama seansı daha yaşattı bana. Luna bunu üç kez başardı. Benimki yine idare eder... Kargo giymenin yararları... Yan cepler torba dolu çıkacaksın yola... 
Ve bir kez daha anlaşıldı ki... benim güzelim oyun oynamaktan bihaber... Yarın ona bir top alacağım. Evdeki  ciyykleyen oyuncaklar hem onun hem benim sinirimi oynatıyor!
 Benimki gördüğü suya dil atmadan duramıyor. Yolda dükkan oluğundan akmış suya bile dil atıp öyle geçti... Hepsi öyleymiş... Ruhları sefil bunların galiba...
Bir de gördükleri her şeyi yiyebileceklerini sanıyorlar harbiden. Luna, bebeklikten beri eğitildiği halde parkta bulduğu krakeri kaşla göz arası ağzına attı, ama parmaklanarak çıkartıldı ağzından. Dişinde kalanların tadını çıkarmakla yetindi. Panço sokaklarda alışmış sanıyordum ekmeğe, değilmiş... hepsi bayılırmış ama içindeki maya midelerini ekşitirmiş... Demek ot yiyip anında köpük köpük kusması o yüzdenmiş... Nah bulursun ekmeği artık! Köpek bisküvisi tarifleri aramaya başladım... buldum da... hepsi aynı tarif! İnternet cilvesi. Herkes bulduğunu paylaştığı için,  hiç değişik olanına rastlamadım. Tariflerdeki en matrak malzeme,  sarımsak tozu! Keskin kokulara bayılırmış bu yaratıklar... Kedilerin bucak bucak kaçtığı sarımsak, bunların kutsalı! Kendimi iki yaratık arasında sarkaç gibi hissediyorum! 


2 yorum:

  1. Bir başarı öyküsü Panço : sokaklarda yatıp çöplerden yiyorken bokunu toplatan köpek olmayı nasıl başardım? tüm kitapçılarda :))

    YanıtlaSil
  2. alçaksın sen nihavent! Yeni evinle birlikte inşallah sana da bokunu temizletecek biri girer hayatına :)))) Parktaki köpekleri örgütlüyorum haberin olsun!

    YanıtlaSil