12 Temmuz 2011 Salı

Emir ya da hile, ödül her zaman işe yarıyor.


Yeni dönem politikacılar da bunu uygulamıyor mu? 

Egzama ilacını yalamaması için dışarı çıkarken sürmem gerekiyor. Unuttum. Evdeyken sürünce yalamaması için hile yaptım ben de... Ödül kemiğini verdim. Dişlerimiz yine bilendi. Kemik adeta soyuldu. Üst kabukla boğuşuldu. İlaç unutuldu. 


Kemiğin yan dişlerle yumuşatılma hali... Kafa yere yapışmış, pençe kaçmasın diye tutuyor. İnce iş valla. 
Dün tamamını bitirmişti, bugün bir kısmını bıraktı. Ama saklamadı. Yer bulamadı henüz...  Arkasında görünen sandığı boyamam gerekiyor. Kapağı boyandı. Hem de dün, Panço'nun eşliğinde... Minderi dikiliyor. Eğer bunlar bırakırsa puf olacak, o koltuğa oturup ayağımı uzatıp kitap okuyacağım. 
Dün gelen bir maili açtım. İki kedi mırıl mırıl sohbet ediyor. Daha ilk miyavda yerimden zıpladım. Panço miik sesini duyar duymaz top gibi patladı yanımda. Gecenin bir vakti, ramazan davulu gibi bir ses! Bir tırnaklamadığım kaldı. Bir bağırmışım. "Heeeeoooaaa-aaa-hhrrrşşşaaa-ho! Bok!"(Diğerini ben de çözemedim, ne olduğunu sormayın!) Aynı anda elim de masaya pat diye vurdu. "Kedilere dokun bak ben seni ne yapıyorum!" Anladığını varsayıyorum. Anlamıştır. Her bir boktan duyguyu anlıyor da bunu mu anlamayacak! Anladım numarası yapabilir ancak. Yemezler. 

Sabah onu gezdirdikten sonra kızımın fırça, yemek ve okşaşma vakti geldi. Fırçadan çıkan tüyleri alıp hazretin burnuna soktum! "İğrençsin!" der gibi bakıp yutkundu. 

Bir torba dolusu kedi tüyü koklatacağım ona her gün... Aşık olana dek!

1 yorum:

  1. yaa bu köpek kedinin kokusunu kendi alamadı mı yahu? burnu tıkalı galiba:))

    YanıtlaSil