17 Temmuz 2011 Pazar

sonunda tanıştılar!


Hayır hayır, böyle olmadı. Tekmeyi ben yedim!

Kızın merakı nihayet havayı koklama, kulakları boynu öne uzatıp duvarların ötesini görme gücünü harekete geçirecek bir konsantrasyon düzeyine gelince, kucağıma alıp kapıyı açtım. Holde yatıyordu Panço. Her zamanki gibi önce suratıma baktı. Kucağımdakini görmedi. Ama kollarımdaki tosuncuk, boynunu kuğuya çevirmiş ona bakıyor. Panço şapşalı nihayet gördü. "Iıı..." diye bir ses çıkartıp gelmeye başladı. 
"A, kapının ardındaki bu muydu? Dur ya ben bir koklayayım onu." 
"Uzak dur benden! Hışşşt! Kışşşt!!Kıh! pıfff" 
Bu arada ben kızı öpüp okşuyorum... Mesaj ikisine de... Ama alan yok tabii. Kollarımın selameti adına kızı yere bırakıp dizimle oğlanı engelleyip dışarda bıraktım... Kız yatak odasına doğru garip bir kütle olarak gitti. Göbek iki yandan sallanıyor ama, yere yapıştığı için elle yoğrulan hamur görüntüsünde... Ah, şimdi bu yatağa çıkamaz derken... Oo, meğer nazı banaymış... Bu arada yatak değiştirdim de... Yirmi yıllık, üç karıştan yüksek olmayan yatak gitti, uzay yatağı geldi yerine... Nerdeyse ben bile tırmanarak çıkıyorum üstüne. Kız için merdiven koydum kenara... Bir türlü tırmanmaya tenezzül etmemişti... Habire kucaklayıp çıkartıyordum. İşte böyle... Kıçına köpeği salarsan, tepede buluyor kendini. Ama hemen saklanmadı. Bu iyi bir şeyBeni bekledi. Okşadım, fırçaladım falan... sonra girdi pikenin altına... Gördüklerini hazmetmesi gerekiyor şimdi. En azından artık aklında bir görüntü var. Oğlan da sakindi... Ama çok tırnak yiyecek... Sanırım davul sesinin yanına bir de zurna zırıltısını ekleyecek... Utanmasam dirseğime yediğim tırnaktan sonra ben de aynı sesi çıkarırdım. Yakında çözülecek bu sorun. İnanıyorum... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder