22 Temmuz 2011 Cuma

Bodyguardla boğuşuyoruz...


İki gündür mahalle turlarımız bir mafya babasının korumalarının saldırısına uğruyor. 
Mafya babası bir Sibirya kurdu, beyaz. 8 yaşındaymış. Hastaymış... Ağır abi dediler. Yerim ağırlığını...  Bence ağır abi olan o değil, sahipleri! Kadınla her gün karşılaşırdık, köpeğine bayılırdım,  dünkü saldırıdan sonra bana buraya yeni mi taşındınız dedi. Şartlı refleksli beyin! Köpekleri ve dolayısıyla sahiplerini tanıyor. Hayır dedim, mor oldu. Panço yeni deseydim, mutlu olacaktı. Neden mutlu edeyim uyuzu? Tam sürü halinde geziyorlar. Kendi kurdu, ve iki tane sokak köpeği... Onlar tasmasız... Tam it! Vazife edinmişler kendilerinden başka bir köpeğin sokakta olmasına tahammülleri yok! Meğer benim sesim ne kadar gürmüş! "HAYIR-HAYIR-HAYIR" Daire çizip gidiyorlar. Benim garibim de arkamda kendini güvenceye alıyor.  Dün akşamüstü ilk karşılaşma ve saldırı gerçekleşti. Bu sabah da ikincisi... Artık Panço bile dayanamadı. O da karşılık verdi. Ben de kayışın ucunu hazırladım. Üstümüze gelirse patlatacaktım bir tane! Ama koruma iti akıllı. Vazifemi yapıyorum gösterisi yapıp kendini riske atmıyor.  Herkese havlayan köpek yetiştirmek marifet mi bilemedim. Sahipleri çok korkuyor demek ki. Hayattan çok korkuyorlar. İnsanlardan ve diğer her şeyden...


Şu bisküvi meselesi... İnternette araştırma yapıyorum, insanlara soruyorum, veterinerlere soruyorum... Bilgiler karışık. Hem de nasıl karışık anlatamam... 
"Köpeğe mayalı bir şey vermeyin, ekmek, simit vs. Midesi ekşir" diyorlar... 
Bisküvi tarifi veriyorlar, içinde bira mayası var...
"Köpeğe soğan, sarımsak zihhar vermeyin" diyorlar...
Bisküvinin içine sarımsak tozu katıyorlar... 
"Süt ve süt ürünleri vermeyin, vücuttaki demiri yok eder" diyorlar
Bisküvi tariflerinde süt de var, peynir de var... 
Hayyyy! Ben... senin... meatihgnıclazbazmğdh... (siz anlam verin)
Alacaksın yukardaki gibi bir bıdık... Eline ne versen kemirir... Oh! O tok, senin kafan sağlam! 
Kedinin gözünü seveyim! Ne istediğini bilir! Anlatır! Bu şapsallar da her şeyi istiyor ama, kendine dokunur mu, dokunmaz mı? Gerçekten istiyor mu istemiyor mu? Belli değil. Hazır mama! Şaşma bundan... Bakalım ne oluyor! Ama iyiye alışmaya başladı. Çok matrak! Artık atılmış torbalara, çök kutularına meyletmiyor. Kenarda duran sulara da yüz vermiyor. Evden çıkmadan önce suyunu tazelediğimi görüyor. Döner dönmez suyuna gidiyor. Mamasını bekliyor. Yaaa benim oğlum çok akıllı, çok güzel. Herkes sokaktan almalı bir tane. Onlara hayat öğretmiş zaten herşeyi. 
Bir de oyun oynamayı öğretebilsem...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder