10 Temmuz 2011 Pazar

Köpekler neden sokaklara düşer?

Bugün öğrendim.


Pazar sabahı  duşumu alıp (hep ceksın mı duş alır?) 7.30 gibi (beni tanıyanlar bunun ne anlama geldiğini bilir) çıktık PANÇO'yla...

Çocukken kedilerimin ismi hep Panço'ydu. Hem eski kedilerime bir gönderme hem nostalji hem Sait Faik'e bir selam olsun demiştim...

Işıklara gelince öldür Allah karşıya geçmedi. Ya eski yerine götürüp bırakacağımı sandı  ya da yıkandığı yeri hatırladı deyip ısrar etmedim. Ara sokaklarda,  pazarın sakinliğini yaşarız dedim...

Bir köşeyi döndük. Albino bir Amerikan Boxer'la gelen iki kişiyi gördük, midilliden büyük, muhteşem bir yaratık. 50 metre ötedeyiz. Amanın! Tasma yine elimde kaldı. Panço, korktuğunda kılçığa dönüşüyor. Ne kadar sıkarsam sıkayım tokayı çıkmayı başarıyor. Topukladı gitti. Adamlar durdular onun paniğini anlayıp. Dünden talimliyim ya... Peşine düştüm. Sakin. Nasıl olsa bekleyecek bir yerde beni... Koşturdu, durdu, yine koşturdu... Sonunda beni takip etmeye karar verdi. Yolumuzu değiştirdik... Belki eski günlerin anısına serbest kalmak istiyor dedim... Tasmayı takmaya da yanaşmıyor zaten... Bir bahçenin önünden geçerken olan oldu. Bir apartman görevlisi genç bir kadın sokak köpekleriyle kedilerini besliyordu. Köpekler yemeklerini savundular... Benimki yine topukladı. İki köpek de peşinden. Kendi sınıfından olduklarını anladı galiba, durdu... Bir tanesi yanına gitti, koklaştılar, anlaştılar. Tıkır tıkır döndü. Kadınla da tanıştı. Ama en çok elindeki kemik dolu torbayla ilgilendi. Kedilerle içiçe yemek yenen sofra beni de imrendirdi doğrusu... Doğal bir barış ortamı. Kedilerden biri Panço'ya pıklayıp yerinden zıplattı. "hayır!" yapıştırdık. Durdu. Ama bir türlü gitmiyor. Çekiyorum, kızıyor. Otoritemi gösteriyorum sözüm ona. "Hayır" Yürü" !!!! Komutun bini bir para. Bu arada tasmayı da takmayı başardım. Omzuna küçük bir şaplak bile yedi. Nihayet ikna oldu... Ama aklı torbada kalarak... Sessizce eve döndük. Mamasını yedi. Yanıma gelmedi,  kapının önünde yatıyor. Küs küs bakıyor. Çünkü beni hayalkırıklığına uğrattığının farkında. Tüylerle beraber o ağır abi gitti. Yerine başka bir şey geldi. Eskiye kaydı aklı. Derdi özgürlükse saygı duyarım. Ama bu ürkeklikle nasıl yaşar ki sokakta?

Onca faça mı bu kadar ürkek yaptı bunu? Yoksa ürkek ve kavgayı bilmez olduğu için mi o kadar yara aldı? Bunun cevabını "köpeklere fısıldayan adam" verir belki. Bugün gidip kitabını alacağım. Kulağındaki küpe de biraz daha dursun. Kaçmaya eğilimli... İçim eziliyor. Ama elimden geleni sonuna kadar deneyeceğim. Keşke benim peşime düşeceğine, onun ne istediğini anlayan birine gitseydi.  Ama bana geldi. Salkımsöğüt'ün dediğine göre ben otoritermişim, severmişim ama kullanmak istemezmişim... "Onu öğretecek sana" dedi. Kullanmayı... Sihirli komut lafını bilsem, kullanmayan ne olsun! Galiba benim burcumu değiştirmem gerekecek. Mahkeme kararıyla olur mu ki? İnsan yay olunca önemli olan tek şey, eşitlik ve özgürlük oluyor. Herkesten daha fazla inanıyorsun. Otorite sadece kendin için kendine uygulayabileceğin bir şey bana göre... Her hangi bir şeyi yönetmek istiyor muyum acaba? Kedilerle anlaşmam bu yüzden mi? Neee bileyim yahu? Bakacağız artık.

Kesin olan bir şey varsa... Panço değil onun adı. Tontiş, Ponçik falan koyacağım galiba... Biraz daha adsız kalsın. Az önce karnını açtı sevdirdi. Utanıyor galiba. Tasmaya iki delik daha açmam lazım.


Tamam yeter! Anlaşıldı. Köpekler sıkıcı yaratıklar, muhabbetleri de öyle! Kestim. Ben kabağı sulamaya devam edeceğim.

1 yorum:

  1. ahahaha... bu maceralar dizi gibi oldu, sanki memonun günlüğünü okur gibiyim..bu gidişle beni de köpeklerden vazgeçireceksin, ee kızdan hiç bahsetmemişsin.. hala siperde yatıyor mu?

    YanıtlaSil