4 Ağustos 2011 Perşembe

Uçmak deyince...

Sadece Panço uçmuyormuş... Ben de uçuyormuşum. Ama ben onun gibi yumuşak konmayı beceremiyorum. 

Bu akşamüstü bize çok şey öğreten ekiple buluştuk parkta... Ama öncesinde bir tur atmak zorunda kaldık. Çünkü benim panço yürümeden bağırsaklarını boşaltamıyor. Yürüdük. Tekrar parka döndük... Ve uzun zamandır unuttuğum şeyi nihayet gerçekleştirdim Luna'yı çektim. Bu arada benim gördüğüm karede Sevgili Uğur'un sadece bacağı vardı ama, tamamını görmüş kamera... Bana göstermedi ama... :)) 


Şu güzelliğe ve gülümsemeye bakın! Bu kız beni öldürüyor! Sonrasında harbiden ölecekmişim gibi hissettim. Benim asosyal yaratığım ne oynamayı ne durmayı biliyor. Huzursuz... Sürekli söyleniyor. Uzaklara bakıp alıp başını gitmeklere kalkıyor... Bunu nedense hep başka köpeklerin yanında yapıyor. Başbaşayken böyle tripler atmıyor. Sonunda eve döndük. Otoparka girdik... Geniş alan, herkes evine çekilmiş... Benimkini bırakıp bırakmamayı konuştuk, ama güvenemedim. Olur a, biri girer de kapının açılmasını fırsat bilip çıkar diye... Kayışını saldım. Büyük hataymış!!!! Paşa'nın güzel sahibesi çıkınca önce Luna koştu... sonra benimki... Hem de öyle bir hızla koştu ki...  


Şemsiyenin yerine Panço'yu koyun... O uçan adam ben oluyorum... Ama ne yazık ki kumsalda değildim. İnişim muhteşem oldu! Betona çakıldım resmen. bir beş saniye falan kaldım sanırım öylece... Önce Luna geldi. Güzelim benim doğrulduğumda hemen yalamaya başladı. Sonra benim angut! "Yalayım mı yaw? Ne oldu ki?" 
Neler olmadı ki... Sağ dirseğim, sırtımın sağ tarafı, dizim, ve kaburgam, bunlar hep kayışı tuttuğum yerin hasarları... yara bere, sıyrık ve vuruk içindeler... Nedense en büyük acı sol dizimde ve sol elimde... Sanırım kendimi durdurmaya çalıştım... Hay ben böyle uçuşun daaaaa... itin deeeee... hay ben!!!!!!!!!!
Ha, bu arada kafayı da iyi çaktım... Şöyle yıldızlı mıldızlı... Kalın olduğu için ucuz atlattık! Bir keresinde de vitrine dalış yapmıştım bu kafayla... Yok vitrin sağlam kaldı... Kafa da... Ona güvenisem de, bir kez daha çakarsam bir yerlere, artık hayalet falan görmeye başlayacağım sanırım! Kaburgayı kırmadım o belli ama, galiba ufak da olsa bir hasar var... öksürünce ya da Panço'ya bağırınca (bu arada çok bağırdım ona) acıyor. Bir boklar yediğinin farkında da, suçu yok ki garibimin. Salaklık bende. Ne demeye bırakmıyorsun elinden kayışı? 
Sabah nasıl kalkacağım yataktan ve o yürüyüşü nasıl yapacağım? 
Tek dert ettiğim bu... Keşke onu gezdirecek biri daha olsaydı. 
Kendimi çatlak yumurta gibi hissediyorum... 

3 yorum:

  1. geçmiş olsun arkadaşım yaa..bu köpek sakat etmesin seni,gözüm korktu valla istemiyom köpek möpek.

    YanıtlaSil
  2. ramazana uyumlanma sürecinde blog'u biraz ihmal ettim...uçurtma olmuşsun!!! çok geçmiş olsun...

    YanıtlaSil
  3. sağol jes :))) herşey yolunda.

    YanıtlaSil