6 Ağustos 2011 Cumartesi

Snıav sonrası...

Son yazımı okuyup hemen arayan arkadaşlarıma, geçmiş olsun mesajı yazanlara teşekkür ederim. Bazı sıyrıklar ve ağrılar geçti, yenileri türedi... Ya kaburga çatlağım var ya da Nazo'nun dediği gibi kas ezilmesi (o başka bir şey söylüyor ama, aklımda tutamadım ki, doktorca tanımları var... Ezik işte.) Ağrısı bol olur dedi. Doğru. Öksürürken, hapşırırken hissettiriyor. Bir de yerde beni taş gibi sektirmiş hazret, sırtımdaki üç kan dolu nokta arada bir sızıntı yapıyor. Ödemi atıyoruz değil mi doktorcum :)) 

Beni asıl şaşırtan ve ilgilendiren Nihavent'in söyledikleri, "..gözüm korktu köpekten vazgeçtim" diyor ya... Yahu düşen benim, sana ne oluyor? Bu kadar büyüğünü alma köpeğin. Gerçi Nazo kedisini tasmayla gezdirirken düştüğünden sözetmişti... Yani arkadaşım kaderde düşmek varsa, istersen kaplumbağanı gezdir, yine düşersin. Düşme korkusu yüzünden bir hayvanı sevmekten vazgeçmek neden? Ayrıca Panço beni düşürmedi ki... Benim cahilliğim, tecrübesizliğim ve salaklığım düşürdü beni. İki gün içinde aldığımız yol o kadar güzel ki... Canım çok yandı ama, bu iki günün ve sonrakilerin güzelliğini nasıl harcarım? Nasıl gözardı ederim? Hem bu benim sınavım, senin de aynı sınavdan geçeceğin ne malum? Benim başıma geleni senin de yaşayacağını kim söyleyebilir? 


Sınav derken, hemen bir kitaptan sözetmek istiyorum. DOKUZLAR ÇEMBERİ kitabın adı. Cherry Gilshrist yazarı. Anahtar yayınlarından çıkmış bir kitap. 
"Dokuzlar Çemberi, dişil ruhun farklı fakat eşit derecede önemli özelliklerini temsil eden dokuz arkepit tanımlar. Bu akteripler dansı, hem bireyin yaşamını hem de kadının öyküsünü bir bütün olarak tanımlar. İnsanlık kadar eski, sürekli değişen tarzların bir çemberi. Büyük Ana, çocuklarını yaşam döngüsünü kucaklayan bir sevgiyle büyütür; Gecenin Kraliçesi, hain içgüdü enerjisini meraklı bir dış dünya algılamasına kanalize eder. Dokuyucu Ana, kendi düzenlemesine göre isteklerinin kilimini gözler önüne serer. Kadınlar, bu arketiplerin yanı sıra ihmal edilen yada bastırılan özellikleri konusunda yeni bir perspektif kazanırlar. Tarihsel referansları ve çağdaş gözlemleri kullanarak, Cherry Gilchrist, modern kadının psikolojisini açımlayan bir mitoloji portresi çiziyor. Çözümlemesi, yorumları ve pratik öğütleri, kadınlık gizeminin çözülmesine yardım ediyor ve günlük yaşam için yararlı bir yol gösterici oluyor."
kitabın tanıtımında böyle diyor.  Kitap 93 yılında çıkmış, ben 95 falandı rastlantı eseri bulduğumda...  Benim için çok önemli bir kitap. 
Dokuz arketipten söz eder yazar, üç kraliçe, üç ana, üc de hanım  olmak üzere. Kraliçeler; Gece Kraliçesi, Güzellik kraliçesi, Yeryüzü Kraliçesi... Dokuyucu ana, Büyük ana, Adalet ana ve Işığın hanımı, Ocağın hanımı, Dansın hanımı... Ve her kadının içinde bu arketiplerden bir parça var ya da ortaya çıkmak için bekler bir köşede... Kimi de daha ağırlıklıdır, ama gerekli olduğu zaman diğer arketipleri ortaya çıkarmayı bilmelidir. Ben de ağırlıklı olan gece kraliçesi...


Bu kaktüsün adı da gece kraliçesi...
Herhangi bir çiçeğe değil de kaktüse bu adın verilmesi akla hemen Jung'u getiriyor. :) Ortak bilinç alanı. 
Bu dokuz kadının içinde en zorlayıcı olanlarından biri... Bilgili, sihirli ve ilkeldir. Bütün dokuzlar gibi yetenekleri ya kör güçler gibi etkili olur ya da yaşamın niteliğini yükseltmek amacıyla bilinçli olarak kullanılabilir. Hoş ve zarif olma anlamında çekici değildir. Şok edebilir ya da kızdırabilir. fakat kadınlar için doğal hakları olarak ilişki içinde olmak isteyecekleri bir gücü, günün bütün görevlerinin geride kaldığı gecenin içinde doğal olarak etkili olan bir gücü temsil eder. 
Gece kraliçesinin gece yaratıklarıyla  -baykuşlar, yarasalar ve parlak gözlü kediler- ve daha genel anlamda hayvanlara ilgisi vardır. 
Uzun bölümler bunlar kestirmeden gittim. 
Her biri için İmgeler kısmı ilginç
Sokak imgesi; Gotik. Punk ya da beatnik olabilir diyor. Yanında bir alsace köpeği ile dolaşır. Nereye gittiğini bilmezsiniz ve sormamak daha iyidir :)
Mitsel imge; Görünüşü görkemli ama korkutucudur. 
Kişisel imge; Yabanıllığı ve ilkeli sever, değer verdiklerinin pahasına bile olsa bunu arayacaktır. Geleneği kırmadan önce onunla yaşamayı dener. 
Evrimi de şöyle... 
Gençliğinde isyankar... 
Olgunluğunda artık gücünü kullanmayı öğrenmiştir. Herkes tarafından sevilmez.
Yaşlılığında bir ev dolusu kediyle yaşayan egzantrik bir kadın tablosu olarak karşımıza çıkar. Görünümü ve toplumsal kurallar çok umurunda değil. Canı istediği zaman, yer, uyur, gece için yaşar. :)))
Bu arketipin armağanları; Hayvanlar ve kuşlara doğal bir ilgi. Yabanıl yerleri sevme, görme yeteneği. Telepati ve sağgörü, serüven olanakları, normal rutinden kurtulma...
Sınavları; Yapay bir ortamla sınırlanma ya da toplumsal kurallar, geleneklere uyum göstermeye zorlanma. kazalar, hayvanlar, fırtınalar, depremler... 
Görü; Saldırgan ve ilkel içgüdü ve onun getirdiği bilgelik... 


Dokuyucu ana da içimde hissettiğim bir arketip... Bence en güzel simgelerinden biri örümcek! Ondan daha usta bir dokuyucu, daha kutsal olanı yok. :) Ama yazmayacağım tabii... Yeter bu kadar. İsteyen kitabı bulur, okur. 
Bir çuval lafı niye ettim? Nihavent ben düştüm diye köpek almaktan vazgeçtiği için... Bu korkuyu aklım almadığı için...  Sevginin koşula bağlı olmasını kabullenemediğim için... Bir başka arkadaşım, "şimdi köpek nerde?" diye sorduğu için... Evde tabii ki... Vazgeçmem için bir neden mi var? Acı geçiyor, morluklar düzeliyor, yaralar kapanıyor... İçimdeki sevgi ise büyüyor... Tüm sevenler gibi kavga da ediyoruz :) Sevmeyi unuttuğum gün zaten ölmüşümdür, helva dağıtmak yerine, sokak hayvanlarını besleyin :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder