2 Ağustos 2011 Salı

kod adı: 002544


Küpesi çıktı. O koca takoz kulağın içindeydi... Ortaya çıkan hiç de içaçıcı değil.

Kıpkırmızı bir delik! 
Akan kanlar tüylerle karışmış, orada kurumuş!
Ağızlık takıldı bu zımbırtı kesilirken. Makasla kesildi. Canı yandı tabii. Karma aşısı yapılırken kılı kıpırdamamıştı... Ama ilaç sürdürmemek için çok çabaladı. Meğer bunlar da ellerini kullanabilirmiş. O odun gibi patileri kullanıp ağızlıktan kurtuldu... Bir daha da taktırmadı. Uzaktan sıkıldı  dezenfektan... Sonra da kendimizi dışarı attık. Çöp kutularında teselli aradı. Yemek, her yaratık için yatıştırıcı bir meditasyon galiba. Çöpün yanına atılan tavuk derisinden onu ayırdığım için nasıl büyük bir hayalkırıklığı yaşadı anlatamam. 
Evin sokağın ortasında büyük bir kuyu var. Üzeri kapalı... Büyük, yuvarlak, beton bir kapak. Üzeri kuşlar için ekmek, tahıl ve suyla dolu... O ekmekler de aklını çok çeldi. Ekmeği sevdiğini biliyorum, ama kurallara göre bakacağız ya ite... vermiyordum. Her haliyle heyecanlı olduğu belli. Parktaki Luna'ya bile aklını veremedi. Eve döndük hemen. Acısını unutsun diye ona ekmek verdim. Sonra çocuk gibi sevincine bakıp oturup ağladım. 
Neden bu hayvanlara bu kadar acı çektiriyoruz? 
Tamam onlar hayvan, peki biz neden insan olamıyoruz? 
Onlara bakım yaparken, iyiliğin diğer ucu neden acı vermek oluyor? Bu takozlardan başka bir yöntem bulunamaz mı? 
O takoz çıkınca, nihayet numarayı okuyabildik... Üzerindeki kan ve kıllar temizlenince... 002544
Sonra telefon faslı başladı. Daha önce Kadıköy belediyesinin veterinerliğini aramıştım. Onlar turuncu renkli olduğunu öğrenince Hasdal'ı aramamı söylemişlerdi... Bu kez doğrudan Büyüksehir veterinerliği aradım. Tuzla barınağının numarası verildi...  Üç telefonda öğreniyorsun hemen, birbirleriyle hiç bir bağlantıları yok, bilgi bankaları yok... Bu numaralar da hikaye... Tuzla'dan sordukları şey küpenin rengi oldu. TURUNCU. 
"Ha, o zaman birbuçuk iki ay içinde yapılmıştır. Bütün aşıları tamam, kısırlaştırıldı, parazitleri yapıldı." dendi. Numarayı söyledim... Evet, hikayeymiş.... Numarayla ilgili bir kayıt yok ki... ne desin sana?
Neyse en az on ay sonra Panço'ya kuduz aşısı yaptıracağım ortaya çıktı. Karma'yı yaptırdık... Yan etkisi olmadı pek. Sevindirici tek yan bu.  Garibim iki ay içinde bir sürü parazit ilacı aldı... Zararı olmaz... Pir-ü pak oldu oğlanın içi :)


Ben bunları yazarken o balkon kapısının dibinde beni görebileceği bir yerde oturuyor. Profilinin güzelliğine bakar mısınız? Bu sabah Bepanthen alıp kulağına sürdüm. Delik kapanmazmış... İyileştiğinde belki o deliğe bir taşlı küpe takarız ... Turkuaz :)) 
Ben bu oğlanı çok seviyorum. Bir de kakasını yaptıktan sonra kendini yola atıvermese ne iyi olur! Sanki dünyada sıçıp da rahatlayan bir tek kendisi var! Bu ne sevinç yahu! 

4 yorum:

  1. kulağı delik olan teyzelerinden bekliyoruz artık tek kalmış küpeleri :)))

    YanıtlaSil
  2. nazilerin numaraladığı yahudiler gibi yavrucağın derisine kazımadıkları kalmış...biz insanlar ne korkunç hayvanlarız...

    YanıtlaSil
  3. nazo'cum bizler o nazileri hergün yetiştirip palazlandıran ve asla genlerine "hayır" "asla" "sakın haa!" kelimelerini işleyemeyen beyinsiz ve omurgasız hayvanlarız...

    YanıtlaSil