9 Ağustos 2011 Salı

hala kıllanmadınız mı?


1942- 31 Ocak Öğrencilere sigara içme ve nişan yüzüğü takma yasağı getirildi.
1942- 30 Ekim Kız öğrencilerin ipek çorap giymesi saçlarını kıvırması yasaklandı.
1942- 05 Kasım Lokanta ve birahanelere ekmek verilmesi yasaklandı
1943- 26 Şubat Varlık Vergisini ödemeyen 160 kişi çalıştırılmak üzere Aşkale’ye gönderildi.
1944- 14 Nisan ABD ve İngiltere Türkiye’ye nota vererek Almanya’ya krom ihracını durdurulmasını istedi.
1945- 03 Ocak Türkiye Japonya’yla tüm ilişkilerini kesti.
1945- 23 Şubat TBMM, Birleşmiş Milletler kurucu üyesi olabilmek için Almanya ve Japonya’ya savaş ilan etti.
1945- 27 Aralık Uluslararası Para Fonu (IMF) kuruldu.
1946- 16 Aralık İstanbul sıkıyönetim komutanlığı Türkiye Sosyalist Emekçi ve Köylü Partisi, Türkiye Sosyalist Partisi, İstanbul İşçi Sendikalar Birliği, İstanbul İşçi Kulübü kapatıldı.
1946- 30 Aralık Demokrat Partiyi komünistlikle suçlayan Yozgat valisi Sadri Aka mahkûm oldu.
1947- 20 Şubat İşçi ve İşveren Sendikaları kanunu TBMM’de kabul edildi. CHP grev hakkına karşı çıktı.
1947- 6 Mart Sağcı milliyetçi öğrenciler, solcu öğretim üyelerinin üniversiteden atılması talebiyle Ankara Ulus’ta gösteri yaptılar.
1947- 11 Mart Türkiye Uluslararası Para Fonu Teşkilatı’na katıldı.
1947- 18 Nisan M. Ali Ayar’ın çıkarttığı Zincirli Hürriyet gazetesi sağcı öğrenciler tarafından tahrip edildi.
1947- 20 Aralık Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün yatlarının ödeneğinin, bütçeden çıkarılması.
1948- 11 Ocak Ankara Üniversite senatosunun, sol eğilimli oldukları gerekçesiyle bazı öğretim görevlilerini üniversiteden uzaklaştırması…
1948- 22 Şubat Üniversiteler Arası Kurul Kararı ile Ankara Üniversitesindeki solcu profesörlerin üniversiteden uzaklaştırılması
1948- 03 Nisan Marshall Planının imzalanması. Avrupa Ekonomik İşbirliği’ne katılım.
1948- 25 Kasım İlkokullarda isteğe bağlı din derslerinin koyulması
1949- 04 Nisan Sosyalizm ve SSCB’ye karşı emperyalist bloğun jandarmalığını yapması için ABD öncülüğünde kurulan Kuzey Atlantik Savunma Paktı (NATO) kurulması
1950- 03 Ocak Türk-Amerikan Kadınlar Derneğinin kurulması
1950- 02 Mart Van Özalp’de hayvan kaçakçılığı yaptıkları gerekçesiyle 33 kişiyi sorgulamadan kurşuna dizdiren Orgeneral Mustafa Muğlalı’nın 20 yıl hapse çarptırılması.
1950- 17 Ekim TBMM kararı olmaksızın Kuzey Kore’ye karşı savaşmak üzere bir Türk Tugayının Güney Kore’ye gönderilmesi.
1950- 30 Aralık Türk Barışseverler Derneği’nin Kore’ye asker gönderilmesini protesto etmesi üzerine dernek başkanı Behice Boran ve arkadaşlarının 15 ay hapse mahkum edilmesi.
1951- 13 Mart Demokrat Partili Rauf Onursal, İsmet İnönü’nün Abdülmecid gibi sınırdaşı edilmesini istemesi...
1951- 25 Mart Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri, solcu öğretmenlerin tasfiyesinin sürdüğünü açıkladı.
1951- 25 Nisan İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü, siyasal bildiri yayınladığı gerekçesi ile Ordünaryus Profesör Doktor A.Fuat Başgül hakkında 25 ayrı soruşturma başlattı.
1951- 17 Ekim NATO protokolü Londra’da imzalandı.
1951- 27 Ekim Sevim Tarı’nın tutuklanmasıyla başlayan ve 2 yıl süren TKP operasyonu başladı. Birçok devrimci ve demokratın gözaltı, işkence ve tutuklanmasıyla sonuçlandı.
1952- 21 Ocak Milli Savunma Bakanlığı bir açıklama yaptı. Açıklamaya göre Kore’de 34 subay, 46 astsubay, 1252 er öldü.
1952- 25 Ocak Gümrük ve Tekel Bakanı Sıtkı Yırcalı özelleştirme kapsamında özel sektörün kibrit üretebileceğini açıkladı.
1952- 25 Şubat Başbakanlık ilmi komisyonu, anayasada 40 antidemokratik yasa olduğunu açıkladı.
1952- 07 Mart Dışişleri Bakanı Fuad Köprülü ve 222 arkadaşı, anayasanın dilinin Osmanlıcaya çevrilmesi için DP adına meclise önerge verdi.
1953 17 Ocak Adnan Menderes demokrat rejimi tehdit eden tehlikeleri saydı: Siyasi irtica, dini irtica, milliyetçi irtica, komünizm.
1953- 06 Şubat TBMM kararına göre gazeteciler artık askeri mahkeme yerine sivil mahkemelerde yargılanacak.
1953- 28 Mayıs Kore’de 155 kayıp daha verildi.
1954- 18 Ocak Yabancı sermayeyi teşvik kanunu çıkarıldı.
1954- 27 Ocak Yüksek Köy Enstitüsü kapatıldı.
1954- 07 Mart Petrol işletmeciliğini yabancı sermayeye açan Petrol Yasasının kabulü.
1954- 25 Kasım gazeteci Nurettin Ardıçoğlu’nun 6 ay hapse mahkûm olması.
1954- 01 Aralık gazeteci Hüseyin Cahit Yaçın’ın 26 ay 20 gün hapse çarptırılması
1954- 25 Aralık gazeteci Sadık Aldoğan’ın 10 ay, gazeteci Hüsnü Söylemezoğlu’nun 1 yıl 10 ay hapse çarptırılması.
1955- 24 Şubat Türkiye ile Irak arasında karşılıklı işbirliği anlaşması olan CENTO’nun imzalanması. Pakta sonradan İran ve Pakistan da katıldı.

 (politikadergisi.com/archive/201003?page=5 )

60 darbesinden sonra da bir darbe geleneği başladı... Sonra... sonrası malum. Sağ ve amerikan politikalarını izleyen partilerin geleneği hüküm sürüyor. ABD'nin izni olmadan kimse bir bok yapamaz artık bu ülkede. 
Şimdi ipi dışarda olanların hükmünün rotası faşizme doğru döndü. Kimsenin de sesi çıkmıyor. Neden? Çünkü herkesin hassas olduğu noktadan yola çıkıyorlar, dinden. 
Beyoğlun'da, Asmalımescit'te, Cihangir'de toplatılan masaların ramazan öncesi olması hiç dikkat çekmiyor mu? 
Önce iki kişinin oturabileceği sıraları kaldırdılar. Sandalyeye geçti millet. Çok üstünde durulmadı. Kimse kıllanmadı. Sonra birgün kamyonlarıyla gelip herşeyi toplayıp götürdüler, çiçekleri bile... Özellikle çiçeklere ve yeşile tahammülü olmadıklarını söyleyebilirim. Güzel olan cehennemden geleni rahatsız eder. 
Esnafın abarttığı söyleniyor. Abartabilir. İnsani bir durum. Ama izni alınmış, sınırları belli ve belediyeye harcı ödenen yerlerin dışında kalanları alabilirdi. Evet, bunlar verilecek geriye... Sınırlar içinde kalınması koşuluyla... Ama Ramazan geçtikten sonra. 
Hem oruç tut, hem demokrasi adına, orda oturup bira içeni döv, zaten yaz günü onaltı saat oruç tutuyorsun... çocuklar yorulmasın, sinirleri bozulmasın dediler. Kökten çözüm buldular. Hiç değilse "münferit" denilen küçük bireysel olaylarla idare ediyorlar. Tek başına yakalamak sigara içeni, şort giyeni (özellikle kadınsa) daha iyi. Çok efor sarfetmek gerekmiyor. Atıyon dayağını, geçip gidiyon, üstelik Allah adına bir bok yemiş oluyon. sevap hanesine çentik atıyon eve gittiğinde... Bunlar birikir birikir, sonunda cennette buluyverirsin kendini... di mi?

Geçen ay yazdığım yazı birdenbire revaçta olmaya başladı son günlerde... Çok ilgimi çekti. Kıl ötesi mevzular yazısı... Kadıköyde'ki olay hakkında yazmıştım. Biri sanırım onu sosyal paylaşım sitelerinden birinde paylaştı, epey ziyaretçi çekti diye düşündüm... Olabilir. Ama bu süreklilik göstermeye başladı. Yani sabit sayıda bir kitle, hergün ziyaret ediyor ve okuyor bu yazıyı... Yorum da yok... İzleyici olarak katılan da yok. Bu matrak değil mi? Kim bunlar? Bilmeden birilerine taktik mi verdim lan? diye kara kara düşünmeye başladım. Kıllandım be! Sessiz ve derinden izleniyoruz sanki... Kişisel paranoya falan değil, toplum olarak izlendiğimizi düşünüyorum. 


Sıradan Faşizm filminin afişi

Tepkiler ölçülüyor. Beyoğlunda esnaf yürüdü... Masa toplatma olayı ekonomik olarak düşünüldü, tepki ona göre verildi. Hayır, olay politikti... Şartlandırarak, şaşırtarak öğretiyorlar. Ramazan da ortada olmayacaksın. İçkini evinde içeceksin. Ya da sigarasız ortamda, dükkan içinde. Bu politik bir olaydı. Tepkinin öyle verilmesi gerekiyordu. Ama biz anında tepki verebilen bir toplum değiliz. Asla Fransa, İngiltere, Almanya ya da yeni isyankarlardan ortadoğu gibi değiliz. Akdeniz tembeli, uyuşuklar olduğumuz için, amaaan, deniz kıyısına gideriz abi... deyip birarada olmanın engellendiği yerlerden hemen uzarız. Yakında oraları da kalmayacak. 
Yakında sadece evinin dört duvarı kalacak. 
Kalırsa... 



3 yorum:

  1. Acaba Beyoğlu Belediyesi bu bir aylık işgaliye ödemelerini gelecek aylardan düşecek mi???

    "aman bana dokunmayan yılan bin yaşasın"cıların olduğu her yer "istemezük"çülere cennet mekan!!!

    YanıtlaSil
  2. esnafların avukatları harekete geçmediyse... Ne bekliyorlar dersin? artık herkesi kadıköy'e bekliyoruz. :))

    YanıtlaSil
  3. Ramazan'ın sona ermesini olabilir mi :))))) ne de olsa bütün adalet kadrosu topyekün imana geldi...

    YanıtlaSil