"Doksanlı yıllar İzmir Üniversitelerinde donuk, heyecansız ve tekdüze bir şekilde geçti ve gitti. ege ve 9 Eylül ilerleme gösteremedi. Örneğin, Güzel Sanatlar Fakültesi İzmir için bir denemeydi. orayı kurn ve ordan ilk ayrılan hocalardan biri aynen şöyle söylemişti. "Bu fakülte bir denemedir. Hem de başarısız bir deneme!" Kıdemli hoca İzmir'den ayrılırken çok üzgündü. İstanbul otobüsüne binerken ki son sözleri "Bu kentte ne bilim olur ne de sanat... Hiç bir bok olmaz! Olsa olsa rakı-roka-kalamar olur!" olmuştu. Haklıydı tabii. Yıllar ve yıllar boy, o kadar çok çaba ve özveri gösterilmesine rağmen, İzmir halkı sanatı bir türlü içine sindirememiş, benimseyememiştir. Felsefede, edebiyatta durum farklı mı olmuştur yani? Hayır.
Ege ve 9 Eylül üniversitelerinde yalnızca Tıp Fakülteleri büyük ilerleme kaydetmilerdir. Döner sermayeleri nedeniyle para sıkıntıları yoktur. Üniversite rektörlerinin sürekli Tıp fakültelerinden seçilmesi rastlantı değildir. Bunun nedeni İzmir'in yaşı oldukça ilerlemiş emeklilerden oluşan bir kent olmasıdır belki de. Ne de olsa Tıp fakültelerinin "müşterisi" hiç bitmez."
Ahmet Sipahioğlu'nun Tepelitaklak kitabından küçük bir alıntı... İzmir'lilere armağan... Rakı-roka derken, elden kaçırdıklarına dair küçük bir hatırlatma:)))
Kitap Metis yayınlarından çıkmış. Alıp okuyun bence... Ahmet hoca, çok ince yerlere dokunmuş... İzmir belki kendini silkeler... Kentine ve kendine ne yaptığına bakar...
Eline sağlık hocam :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder