Kaybeden insanlık mı, herkesin peşine düştüğü ama bir türlü kavramadığı demokrasi mi bilmiyorum. Kesin olarak bildiğim bir şey varsa, kaybettiğimizdir.
"Hayır"cılar da kaybetti "Evet"cilerde...
Çünkü birbirlerini kabullenemediler.
Birbirlerini darbeci, vatan haini, satılmış, yobaz, laikçi faşist, liboş, yeni cumhuriyetçi, yurtsever, vatansever, askersever, askersavar, türk, kürt, alevi, sunni, rahibe, ve aklıma gelmeyen bir sürü sıfatla etiketlediler ve rafa kaldırdılar.
Kendilerinden olan ve olmayanları mimlediler. Bunu yukarıda sayılan sıfatlar adına yaptılar... Bir başkasının kendinden farklı düşünmesine tahammül göstermeden... Arkadaşlıklar bile bozuldu... Taraf olmak marifet gibi göründü. Hayat o tarafın üzerine inşa edildi. Karşına aldığın tarafı yok sayıyorsan, sen hangi demokrasiyi savunuyorsun?
Kendin için istediğini benim için istemiyorsan... Savunma hakkımı saldırı olarak görürsen...
Kişisel olarak sevmediğim yazarlar var. Duygusal olarak onlara küfür de edebilirim. Sevmediğimi söylerim. Okumak zorunda değilim. Ama onların yazma özgürlüğünü savunurum. İbadet, dil ve yaşama hakkını herkes için savunacağım gibi...
Ama bazı insanları sevmediğim için etiketlenmeyi kabul edemem. Onun kendini ifade özgürlüğü, benimkinin garantisi. Benimki de onun...
İnsan ilişkilerinde başarılamayan ve temelinde hoşgörü, aykırı olana saygı olan demokrasi, sosyal hayatında böyle bir geleneği olmayan bir yerde nasıl yeşerir? Yasalarla mı? Polis ya da askeri güçle mi? Tek adamla mı? Ben istiyorum, öyle olacak tavrıyla mı? Bertaraf ederek mi? Bitaraf ederek mi? Yok sayarak mı?
Biz bu demokrasi savaşını çoktan kaybettik.
13 eylülde sonuç ne olursa olsun, herkes etiketini alıp köşesine çekilecek ve bir başka etiketliyi ortadan kaldırmayı düşleyecek. Birarada yaşamayı değil...
Geçmiş olsun!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder