23 Haziran 2011 Perşembe

hayat boka sarınca....




Bu çiçekler ortaya çıkmak zorundaydı. Herşey karşıtıyla vardır.  Güzel değil mi? Dün gece şakır şukur bunları yaptım. 



Şakır şukur ses çıkaran makas değil. Ben de değilim. Bu küçük alet. Bildiğimiz zımba. Büyüğü var, daha küçüğü var...  Bu ortancası. Fiatı makul olanı. Yıldızı var, kedisi, balığı, çiçeği, böceği var... Neden var? Dünya boka sarınca güzel bir şeyler görmek için var. Vazgeçmemek için var... Yüreği aklı sağlam tutmak için var... Demir işlesin de kararmasın diye var... Oturup sızlanmayalım, kendimize acıyıp hem kendimizi hem çevreyi çürütmeyelim diye var. 
Dünyada yeterince bok var zaten, göt olup daha da bok etmeyelim diye var.


Kırmızı çiçekler hani şu kağıttan yapılmış poşetler var ya...  Metis'in kitap fuarındaki torbalarından biriydi kırmızı olan. Kirli çıkı olmanın yararlarından biri, atmamışım, Bir kutu dolusu çiçek oldu şimdi.  Gazeteden kestiğim çiçekleri de sevdim.  Scrapbooking malzemeleri satan yerlere bayılıyorum. Tam bana göre oyuncaklar.  Bence herkese göre oyuncaklar.  Üretmek isteyenlere tabii... Oturup kendine acımak isteyenlere lafım yok. 

Yalan! Olmaz olur mu? Kendi kendinizi tüketin lan! Yanınızdaki insanları özgür bırakın! Onları yemeyin. Gidin dağ başında falan ölün! Kurda kuşa yararınız olur belki. 
Acılarınızı akıtıp çevreyi kirletmeyin!

2 yorum:

  1. hayat neden boka sardı? blogun adına uygun bir havadayım da :)) Çiçeklere bayıldım

    YanıtlaSil
  2. blogun adına uygunsan mesele yok salkımsöğüt. ama 9 tane olduğuna güvenip savurgan olma! birini bile verme derim ben :)))

    YanıtlaSil