23 Aralık 2012 Pazar

Banu Örenk'in şablonunu aldım, Ateş Kaptan'a tuttum...

Küçük geldi!

Sevgili Banu,
İştahlı bir hevesle yazdığın yorumları okudum. Ama sanıyorum sen aklındakileri aktarma telaşı içinde benim yazımı ve hatta diğerlerini okuma zahmetine girmemişsin... Genç olduğunu sanıyorum... ve yine sanıyorum ki, senin yaşın kadar yıldır kedilerle birlikte yaşıyorumdur... Beni kitapsız bir cahil yerine koyman da acayip gücüme gitti... Sadece hayvanlarla ilgili olan kitap rafımın fotoğrafını koyayım bari de, okur-yazar olduğumu anlasın dedim... Bak orda koca bir yazıyla köpek yazıyor ya... o kitap sadece köpek aşkı yüzünden alınmıştı yıllar önce... onca kedinin arasına köpek sokamam diye düşünürken... bir gün bir köpek yoluma çıkar belki diye umut ederek... O bana gelmeden, ben onun hakkında bilinmesi gerekenleri bileyim diye...

Ama biri çıkıp, benim ne yaşadığımı, neler hissettiğimi, evde ne olup bittiğini, (az çok burda yazıldı çizildi) bilmeden bana kitap tavsiye ederse... İşte ben buna çok kıl olurum!


Birini eleştireceksen ya da ona akıl vereceksen, onu doğru algılayıp algılamadığına da dikkat etmek zorundasın. Yani o yazarın üslübunu bilmek zorundasın... Ha, bu üslup ya da biçem diyelim, gençler daha iyi anlasın diye, sana uymuyorsa, o senin sorunun olur, benim değil. 
Ama ben yazar olarak, okuyanın beni izleyenin zeki olmasını isterim. 
Çünkü ben onlara yazıyorum, onlara içimi döküyorum... 
İroniyi anlamalarını beklemek kapris olarak görülecekse, anasını satayım, kaprisliyim! Var mı ötesi?

Şimdi gelelim tavsiyelerine...
Kısırlaştırın diye buyurmuşsun!
Sen hiç kısırlaştırılıp sokağa çıkan bir erkek kedi gördün mü?
Evdekilerle yetinmeyin birazda çevrenizdeki kedileri gözleyin hayvanları tanımak için.
Ha, o kedinin neresine bakacaksın biliyor musun?
Kıçına! 
Özellikle kısırlaştırılmamış erkek kedilerin kısırlaştırılmış bol dişilerle yaşamak zorunda olduğu sokaklarda bak o kısır erkek kedilerin kıçına! 
Eşcinsellik sadece insanlara özgü değildir. 
Dişinin az olduğu dönemlerde hayvanlarda birbirlerini kullanırlar. 
Aman, şimdi atlarsın, sokağa bırakmayın kedinizi diye... Ben bırakırım kardeş.
Ben doğadan ayırmam hayvanlarımı... 
İşte o yüzden ben ikinci katta bile oturmadım bugüne kadar. 
Giriş katlarını severim... Açarım pencereyi, kedilerim çıkıp çimenlerde yatar, güneşlenir, yaprak peşinde koşan, başka kedilerle alan mücadelesi yapar... kaka ve çişleri gelince evdeki kuma koşarlar...
"Lan zibidiler, dışarda yapaydınız ya şunu" dediğimde bel bel bakarlar yüzüme... 
Sonuç: Ateş Kaptan kısırlaştırılmayacak.
Dişiler bir kez doğurduktan sonra kısırlaştırılır. 
Bunun önemini kitap karıştırarak öğrenebilirsin. 
Ya da yaşayarak...

Gelelim 2 maddeye... Hasar vermeyen kedi yoktur. Doğru. 16 yavru büyüdü evimde... ne tür hasarlar olduğunu biliyorum. Hasar listesi tutmuyorum... Çok şükür evimde antika, aile hatırası gibi şeyler de yok. 
Büyürken sakar olur bütün bebekler. 
Ama...
Öğrenirler!
Hayır dediğinde öğrenirler. 
Ateş Kaptan öğrenmiyor!
Kediler böyledir demek yanlış.
Kediler parmak izi gibi, insanlar gibi, birbirine benzemeyen kardeşler gibi, her biri farklıdır. 
onlara bir şablon uygulayamazsın.
kişiliğine uygun davranmak zorundasın. 
Ateş Kaptan mücadeleyi seviyor. Eyvallah!
Ben de en az onun kadar savaşçıyım. 
Okumadığın şu yazı var ya Banu, orda seksen yerde fıs fıs geçiyordu... Sprey dediğim için mi yüz vermedin bilemedim. Suyu geçtim, kolonya bile fısfısladım. 
Eh geriye gömmek kalmıştı. 
Ben de gömdüm!
O benjaminin toprağına kafasını, burnunu, elimden kaçmak isterken, kıçını, sırtını... her bir yerini buladım toprağa ve önceki kakasına... Şimdi ayağa kalktığımda ödü patlıyor.
Panço'nun su kabını döküyordu ya... leğen kıvamındaki kabı... bir leğen dolusu su yerlerde...
Boğdum ben de... 
"Su mu istiyorsun? Al sana su! Gir tadına bak!" 
Sonra kıçını soktum! Yarı beline kadar! Havuz olsa içine atacağım. Van kedisi kılıklı, yüzsün hevesini alsın!
Her kedinin anladığı dil ayrıdır. Duygusal bir kediye bunu yaparsan, ya evden kaçar gider, ya travma geçirir. 
Merak etme o bok suratlıya bi bok olmadı... 
Bak aşağıda


Noktalı virgül gibi yatıyorlar. 

Yukardaki Puma Kılıklı, 16 yaşında. Şubat'ın 26sında 17 ye girecek... 
Böbrekleri sorunlu ve bu yeni doğan yaratık 16 yılı çöpe atmaya çalışıyor evdeki bütün su kaplarını devirerek... 
İzin vermem!
Ya eğitimini alır, ya kendini sokakta bulur. Baharı bekliyoruz.
Sokakta eve uyum sağlayacak bir yığın güzellik var. 
Hakedeni alırım yine evime... 
Panço gibi... Şarlo gibi, Sarman gibi... 

Benim evde kapılar kapanmaz Banu... 
Ateş Kaptan yüzünden kapandığı için kıl oluyorum.
İsteyen istediği yerde yatar.
Başımın üstünde yatardı Güzel surat. 
Boynumda, sırtımda... İstedikleri her yerde... Yeni doğurduğunu bebeğini benim karnıma sokuşturup yanımdaki yastığa yerleşiyordu Aslan Surat. Onun kadar iyi bakacağımı biliyordu bebeğine. 

Kediler gün doğumu gün batımını sever demişsin... benimkiler bana benzer Banu... Gece yaşarlar...
Yarasa gibi, baykuş gibi, tüm vahşi yaratıklar gibi... Biz gündüz uyuyoruz. 

Benim evde koşturduktan sonra akşam yemeği verilmez... Açık büfe var... isteyen gidip tıkınsın.
Sokaktakileri de öyle besliyordum... Şu saatte çıkıp beslerim onlar da beni bekler numarası yok bende...
Disiplini sevmem, özgürlüğü severim. Penceremin önündeki tabak hep doluydu. Kedi doyduğunu bilir. Kendinden sonrakine bırakır tabağındakini...
Sadece bitince cama vururlar. 
Serviste kusur ettiğimiz için affola deyip tabağı doldururum. -dum..
Giriş katı bulursam yine öyle olacak. Şuan ki evim giriş üstü. 
Nasılsa yeni ev arıyacağım. 
Dükkana çevrilmemiş, kentsel dönüşüme uğrayıp ilk katları ikinci kat gibi sütunlar üstüne dikilmemiş bir apartman bulursam... 

Gelelim oyuncak meselesine... kedilerimin en genciydi şuan 16 yaşında olan kedim. Sence ben kedi nasıl oyun oynar, nelerle oynar bilir miyim? Bilmez miyim? Ha, daha önce kaç kediyle yaşadığımı da atlamıştın sen dimi? Hani tek kediyle tüm kedileri tanığını söylüyorsun ya... 8 (sekiz) kedim vardı benim be Banu. 

Diğer yazılara bakma zahmetine girseydin, lazer ışığını görünce şıp diye tanırdın.
Bir de gazeteden yapılan topların iyi zıpladığını öğrenirdin. 

Çoraplarımı kendi alıyor zaten,  sordum; düğüme ihtiyaç duymuyormuş ...

Sorunlar bitmezse, gelip kapımı teklemeleyin diyorsun ya...
Adresi ver güzelim... Ateş Kaptan'la geliyoruz! 




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder