30 Mayıs 2011 Pazartesi

bahar balkonlara geldi de...


Yaseminim açtı... Balkon mis gibi kokuyor akşamüstleri. Tuhaf olan bu yasemin 6 yıl hep Şubat'ta açıp beni deli ediyordu. Allahın kara kışında balkona çıkıp koklayamayacağım çiçekleri nispet yapar gibi gözüme gözüme soktu mutfak penceresinden. Mevsim tersine döndü bu da tersine döndü... Mayısta açtı. İyi güzel... Ama o ters değil yine... Çünkü hala balkonda oturup koklayamıyorum. Bahar güya geldi, takvime göre... Hikaye! Balkon da oturup çiçeklerin sefasını sürmek için eczaneye abone olmak gerekiyor.

Şunun güzelliğine bakın... Koca bir saksıyı donattı bu güzelim sardunya...  Ben yine bunu gündüz vakti flaşla çekmeyi başardığım için gece gibi duruyor ortalık!


Bu da aynı dakikalarda çekildi. Nedense flaş buna yüz vermedi. Bordo renkli olanı aydınlatmak istiyor garibim herhalde... Pembeye ilişmiyor. Katmerli sardunyam... Nasıl kalender bir çiçek bu sardunya! Kediye benzetiyorum onları da... Her koşulda yaşayabilir. Kaprisi yok, nazı yok. Çoşkulu, hayat dolu bir çiçek.Geçen yıl kabuklu yeşil böcekler musallat oldu. Çatur çutur ezdim bulduklarımı, sonra yaptığım bir ilaç iyi geldi. O pırtık pırtık halleriyle bile bu çiçekleri açtılar. Bu sene zıpkın gibiler!



Bu cuma pazara gittim ve bu çıtırı aldım. Adını söylediler ama unuttum. Deli bir mor!


İşte kalenderlerden biri daha... Cam güzeli. Bu tek çiçek çok önemli. Çünkü geçen senenin camgüzeli bu. Kışı mutfağımda geçirdi. Budandı, mart gibi yine balkona çıktı ve yeniden canlandı.  Tek yıllık denilen bitkileri iki üç yıl yaşatmak çok keyifli! Aslansurat'ıma da veteriner böbrek yetmezliği yüzünden en fazla 6 ay yaşar demişti... O iki yıl götürdü maçı. Konuşmuştum Aslansurat'la... Taşıma sepetinin başında... "Serum alırsan, iyileşebileceksin, ama kaçarsan ne olur bilmiyorum. Karar senin." dedim. Sepete girdi...  Yine burnum sızladı. Hepsini özlüyorum hala... Çiçeklerin topraklarını değiştirirken seyretmeye, orayı bırayı koklayıp karıştırmaya bayılıyorlardı.  Bir heves alıp geldiğim begonyaların çiçeklerini yemişlerdi. Sabah kalktığımda kel bir begonya gördüm. Güzelsurat'ın marifetiydi tabii ki... Telefon çalıp ahizeyi kaldırdığımda elimde kordunu üçe bölünmüş ahize de onun marifetiydi. Telsiz telefona geçtim, akrobatın kordonuna dadandı. Büyük olasılıkla çarpılmayı başardı da yarım kemirilmiş kabloyla olarak kurtardım ışığımı! Onun bana bıraktığı anılardan biri de ejderhanın kemirilmiş kulakları! Güzelsurat'ın ayı  Mayıs, o yüzden bu kadar çok aklıma düşüyor. Hem doğum günü hem ölüm günü bu ayda... Hayvanlarda da reenkarnasyon varsa, yine doğsun ve bana gelsin!
Özlemeyi unutamadım!

1 yorum:

  1. nedir bu mayıs ayından çektiğimiz,eskiden ne çok severdim oysa mayısı..mayıs ayında doğanların kaderi mayıs ayında ölmek galiba...

    YanıtlaSil