27 Şubat 2014 Perşembe

eskiler yenilenir

Birdenbire balkonda yaşam fırsatı çıkınca, iki ayrı balkon olunca, sandalyelere bir yığın minder gerekince...
E, ne var bunda değil mi? O minderler kışın içeri alınmak zorunda. Onlara birdenbire masum bir mindercik olmaktan çıkıp bir "yığın" haline gelebiliyormuş. Vay canına! Şimdi bunlar nereye konacak. Evde ne kadar dolap varsa hepsi tıka basa dolu. Eh boş yer bulduğumuzda da oraya kitaplık yerleştirdiğimize göre... Minderler için ayrı bir depolama yerine ihtiyaç çıktı. Evin içinde olmaz. Dışında olmak zorunda. Yağmura dayanıklı, üstü kapalı falan. Kocaman bir saksım vardı. Ona bakarken birden flaş çaktı. 
İçine minderleri attım. Harika! Ama öyle olur mu? Sade, saksı gibi saksı??? Olmaz. İllaki süslenecek. 
Buyrun!  

Benim en sevdiğim kağıt mozaikler hemen devreye girdi. 
Daha önce kestiğim dekupaj kağıdı artıkları da içine katıldı. 


Nasıl olmuş?


Üst tarafı da boyandı. Üç dört kat vernik yapıldı. 
Şimdi kardeşimin elinden öpüyor. Kapak işi ona kaldı.
Evdeki MDF yi kesecek ki, boyayıp devreye sokalım. 


Ekmek kutusuna ihtiyacım vardı. Mutfak küçük. Bir sepetin içinde tezgahın üstünde duruyordu. 
Piyasadakilerin hiç biri benim mutfağa uygun değildi. 
Annemin mutfağından eski bir ekmek kutusu bana transfer oldu. 
Melamin. Ve ciddi eski.
Uzun süre bakıştık onunla. Üstüne ne peçeteler, ne dekupaj kağıtları koydum... olmadı. 
Hiç biri içime sinmedi. 
Flaşı bekledim :) 
Çaktı. 
Eski kitap sayfalarının üzerine yapıştırılan peçete tekniğine bayılıyorum bu aralar. 
Haksız mıyım?
Stencil de katıldı... 
En son İstanbul'a gittiğimde Kübra hanımın Atölyesinden almıştım. 
Mutlu Arı! Buradaki arılar gerçekten mutlu. Her yer çiçek, meyve... 


Bu şirin baykuşa bir de tünek lazımdı. Gelsin sarmaşığın budanmış dalları. 
Hem anlamsız,  iki delik işe yaramış oldu. (o iki delik belki de bir zamanlar bir tutacağa aitti. Bilinmiyor)



Bu arada yeni bir malzeme keşfettim Karşıyaka'daki Cadence'te... Parlak yüzeyler için bir medium. 
Önce onu sürüyorsunuz. Sonra isterseniz boya yapın, isterseniz yapıştırın. 
Yapıştırmak için gerekmez diye düşünmeyin. Çünkü bu yan tarafları iyi zımpara yapmamışım galiba. Kağıdı yapıştırdıktan iki gün sonra, kalıp halinde yerde havalanmış giderken gördüm. O solüsyonu sürdükten sonra, tekrar yapıştırdım. 
Kullandığım kağıtlar gerçekten çok eski edebiyat dergileriydi. 
Kendi kendine eskimiş bir hali vardı ama, azıcık daha müdahale ettim. Ama fazla değil. 
Çünkü kağıt o kadar da kararmaz. :)


Üstteki çiviyi görüyor musunuz? Zamanında kapak düşmüş, vida koymuş bizimkiler. Yani bu kadar eski bir ekmek kutusu :) 
Bir ilanda vardı dergide. 
Ama ne şarap! :)))))) 
Ekmek, tuz, şarap! 
Kutsal üçlü.


Gencelli'de nadir görünen martılardan biri. 
İskeleden denizi izliyor. 
Herhalde o da garipsiyordu deniz kuşları tarafından terkedilmiş denizi... 
Çöplük düşkünleri! Şehirleri tercih ediyorlar... 
Alacağınız olsun! 

2 yorum:

  1. a_li_tosun07 Mart, 2014

    Hepsini çok beğendim.Yaratıcılığına bir kez daha hayran oldum.

    YanıtlaSil