10 Eylül 2013 Salı

kaktüsler ve gerçekler

Evin şirin yanlarını paylaştım epeydir. Her an tamir edilmesi gereken bir sürü şey oluyor. Ama onlar hani öyle göze sokulacak, sızlanacak şeyler değildi pek. Bahçe düzenlemesi haricinde... Onda da Panço'yu hep bağlı tutmak zorunda olduğum için üzülmüştüm. 
Sonra birden farkettim ki, burdaki hayatım deniz, güneş, kum ve de lay lay lom olarak algılanıyor. 
Keşke la! 
Öleee ayağımı uzatıp oturaydım la!
Bazılarının içi rahat etsin diye gerçekleri anlatayım dedim bugün :)


Bu şirin kapı var ya...



Kapıyı açıyorsun adımını attığın an, çukura düşüyorsun annem. 


Artık elimizi yıkayabileceğimiz bir lavabomuz bile yok!
Tek duş kalmıştı elimizde. 
O da nerdeyse gidiyordu. 
Güneş enerjisi sistemi çöktü! 
Gencelli sahilindeki çöpleri toplamaya çıktığımız gün o da gitti.
Leş gibi terli dönüp su bulamamak var ya... 
Şimdi şofben devreye sokuldu. ama yıkanırken sönerse (bu şofbenlerin öyle huyları olur bazen)
tekrar yakma şansım yok :) 
Çünkü depoda tüp. Şahane di mi? 


Bu da aşağıya akan suyun marifeti. 
Alçıpan kırıldı, koca delikle oturuyoruz. 
Yukarısı deşildi, aşağısı deşildi. Sorun bulundu mu? HAYIR
Ama artık su akmıyor :)))))
Konuklar artık burayı kullanmak zorunda. 
Kardeşimin "kedi kumuyla birlikte olmaz" diye bizi en üst kata atması işe yaramadı :))) 
Konuklar tepelerinde delik, ayaklarının altında kumla birlikte buraya mahkumlar artık. Kardeşim de :))))



Akan suyun marifeti. Banyo dolabının içi.
Bitmedi....


Bahçede faili meçhul delikler açılmaya başladı.


Bir değil, iki değil... say say bitmez. yirmiye yakın... 
Bir gece aniden ortaya çıktılar. 
Ve sadece çimenlik alanda. 
Hiç ısınamamıştım şu çimenlere... Hikmeti varmış meğer. 
Eğer hayvan yetiştiricisi değilsen, çimen çok büyük lüks.
Çok su ve bakım istiyor. 
Dünyanın devamı için bu kadar gerekli olan bir şeyin bu kadar zahmetli olması anlaşılır bir şey.
Ama ben besi hayvanı yetiştirmiyorum ki, Ne gerek var? 
Kemirgenlere de davetiye çıkardı utanmadan! Peh!
Gelen yılan mı, fare mi? 


Ne olduğunu bu bok iyi anlatıyor sanırım. 
Keşke yılan olsaydı! 
Herifin bokuna bakıp boyunu tahmin edin. 
Ve hesap edin...
Yirmi delik!
Bir de o delikleri koklayıp anında deşmeye başlayan iki köpek! 
Yakında çimenlik alan falan kalmayacak ben de rahat edeceğim. 
Bahçenin ekili kısmında yoklar. Güllerin yanında yoklar. Çimenlik alanda cirit atıyorlar. 
Gece ayaktayken de yoklar. El ayak çekiliyor, parti vermeye başlıyorlar. 
Kirpi ziyaretçimiz var. İki köpeğe rağmen geliyordu.
Onun boku mu acaba dedim ama... Sürü halinde geldiğini görmedim. 
Hergün bir yığın bok var bahçede. :((((((((((((

Yani burda herşey gül, deniz, kum ve güneş değil. 
Ben de bir elim yağda bir elim balda oturmuyorum. 


Güllerin yanı sıra kaktüsler de var hayatta :)

Face de izlediğim bir sanatçı yapıyor bu kaktüsleri. Bir yığın güzel şey yapıyor aslında. 
Ve hepsi taşla...
Eh benim evin önündeki plaj da taş dolu... 
Denemesem olmazdı. 

Nasıl olmuş? 

Hayat bokun içindeyken bile güzel olanı hedefleyince yaşanır oluyor. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder